first words

abondon

terk etmek, vazgeçmek, bırakmak

abolish

yürürlükten kaldırmak, feshetmek, ortadan kaldırmak

abase

aşağılamak

abbey

manastır

abdicate

-den çekilmek,feragat etmek

abide

tahammül etmek, katlanmak

ability

kabiliyet, yetenek, beceri, güç, iktidar

able

yetenekli

abhor

nefret etmek, tiksinmek

abominable

iğrenç, nefret uyandırıcı

above

üstünde

about

Hakkında, yaklaşık olarak,bir yerde rastgele bulunma

abreast

yan yana, aynı hizada

abscond

sıvışmak, kaçmak

absent

yok, mevcut değil

absolutely

kesinlikle

absolve

affetmek

absorb

emmek, içine çekmek

be absorbed in sth

bütün dikkatini bir şeye vermek,yoğunlaşmak

abstain

kaçınmak, sakınmak

abstract

soyut

absurd

gülünç, saçma ( ridiculous)

abundance

Bolluk, bereket, bol, çok miktarda

abuse

suistimal etmek

accede to

-eğe razı olmak

accelerate

gaz pedalı, hızlandırmak

accent

aksan, şive

acceleration

hızlanma

accept

kabul etmek, razı olmak

access

giriş, erişim

accident

kaza, beklenmedik olay

acclaim

övmek, alkışlamak,ilan etmek

acclimatize

alışmak, uyum sağlamak

accommodate

barındırmak, temin etmek

accompany

eşlik etmek, refakat etmek

accomplice

suç ortağı

accomplish

başarmak, başa çıkmak, başladığı işi bitirmek

accord

uzlaşma

of your own accord

kendi isteği ile

accost

yanaşmak(kötü niyetle)

account

hesap, açıklamak

take account of sth (take sth into account)

dikkate almak, hesaba katmak

on account of sth

sebebiyle, yüzünden

by all accounts

her şeye rağmen, bütüb söylenenlere rağmen

on my account

benim yüzümden, bu yüzden

on no account, not on any account

hiç bir suretle, asla

accredit

-e yetki vermek

accure

zamanla miktarı artmak

Accumulator

akümülatör

accurate

tam, kesin, doğru

accurately

doğru bir şekilde

accursed

lanetli

accuse

suçlamak

accuser

suçlayan

accustom

alışmak, alıştırmak

ache

ağrı, ağrımak

achieve

başarmak, ulaşmak

achievable

Başarılabilir

achiever

başaran

acid

ekşime, asit , dokunaklı, iğneleyici

acknowledge

tanımak, kabul etmek,teşekkür etmek

acoustic

işitme duygusu ile ilgili, acoustical

acquaint

haberdar etmek,-e alıştırmak

acquire

elde etmek, edinmek, kazanmak

acquit

aklamak, beraat ettirmek

acrobat

akrobat, cambaz

across

karşıdan karşıya,karşı tarafta,bir uçtan öbür uca geniş

action

hareket,dava,olay

out of action

bozuk

legal action

yasal işlem

active

aktif

actual

gerçek, güncel

in actual fact

hakikaten

acute

ilerlemiş.şiddetli,büyük,gözü açık, zeki,keskin

an acute angle

dar açı

adamant

dik başlı, inatçı

adamantly

kararlı şekilde

adapt

uyum sağlamak

add

eklemek, toplamak

addict

bağımlı,düşkün

addition

ilave, ek

in addition (to sth)

ilave olarak, ayrıca

adequacy

yeterlilik

adhesive

yapışkan

adjacent

yan yana, bitişik

adjoin

yan yana olmak

adjourn

ertelemek

adjudicate

karar vermek

Adjudication

karar

adjuditcator

hakem

adjust

düzeltmek, ayarlamak, yeni bir duruma ayak uydurmak

admiral

amiral

admire

hayran olmak

admirer

hayran

admit

kabul etmek, itiraf etmek

admonish

uyarmak, ihtar etmek, azarlamak

ado

gürültü

without more/further ado

daha fazla uzatmadan

adolescent

ergen, genç

adopt

benimsemek, evlat edinmek

an adopted child

evlat edinilmiş çocuk

adoption

evlat edinme

adore

çok sevmek, tapmak

Adoration

Aşırı sevgi, hayranlık

adorn

süslemek

Adornment

süsleme

adrift

sularla sürüklenmek

come adrift

başıboş olmak, terk edilmiş olmak

adroit

usta, becerikli

adult

yetişkin

advance

avans, ilerletmek,ilerlemek,

an advance booking

önceden rezervasyon

advance planning

önceden planlanmış

in advance

önceden

advantage

avantaj

take advantage of sth

bir şeyden yararlanmak

take advantage of sb/sth

birinden/birşeyden çıkar elde etmek

adventure

macera

adversary

düşman

advertise

ilan vermek, reklam yapmak

advertiser

reklam şirketi

advice

tavsiye, öğüt

advocate

avukat, savunmak, desteklemek

Advocacy

savunma, destekleme

Adz

keser

afar

uzakta

affair

Iş,mesele,yasak cinsel ilişki

affect

etkilemek

affinity

yakınlık, benzerlik

affirm

onaylamak

affirmation

onay

affix

tak(mak), eklemek

afflict

acı vermek, başına bela olmak

affliction

acı, dert, sıkıntı, üzüntü, bela

affluence

refah, zenginlik

afford

gücü yetmek, parası yetmek

affront

hakaret etmek

afire

tutuşmuş, yanan

afloat

denizde

stay afloat

işini devam ettirebilecek kadar paraya sahip olmak

afraid

korkmuş

afresh

yeniden, baştan

after

sonra

day after day/year after year, etc.

gün be gün/yıldan yıla

against

-e karşı

again and again

tekrar tekrar

again

tekrar

all over again

yeni baştan

then/there again

aynı konuya tekrar dönersek,öncekine ilave olarak

age

Yaş, çağ, devir

under age

yaşı tutmayan

ageless

yaşlanmayan

agency

ajans

Agglomeration

toplanma,yığılma

aggrandize

büyütmek, yüceltmek

aggravate

kötüleştirmek, şiddetlendirmek,kızdırmak

aggregate

toplam

aggressive

agresif,kararlı

aghast

dehşet içinde olan,dona kalmış

agile

atik, çevik

agility

çeviklik, beceriklilik, beceri

agitator

kışkırtıcı, tahrikçi

ago

önce

agony

Şiddetli acı, ıstırap

agrarian

tarımsal

agree

katılmak, aynı fikirde olmak, kabul etmek

agriculture

ziraat, tarım

run aground/ashore

geminin karaya oturması

ague

sıtma

ahead

ilerde, öndeki,gelecekte

go ahead

hadi, tamam, devam et

ahead of time/schedule

planlanan zamanın/programın önünde olmak

aid

yardım

in aid of sb/sth

..e yardım amaclığıyla/..in yararına,iyiliğine

with the aid of sth

bir şeyin yardımıyla/desteğiyle

come/go to sb's aid

birinin yardımına gitmek,koşmak

aid and abet (sb)

kanunsuz bir işte yardım ve yataklık etmek

aim

amaç, hedef, nişan almak

sb's aim

hedef alma,hedef

take aim

nişan almak

be aimed at sb

bir grup yada kişiyi etkilemek, amaç edinmek

be aimed at doing sth

belli bir şeyi başarmayı hedeflemek

ail

hasta olmak,rahatsız etmek

aisle

koridor,ara yol

ajar

Yarı açık,aralık

be akin to sth

bir şeye çok fazla benzemek, yakın olmak, akraba olmak

alacrity

istek

alarm

ikaz, alarm,ürperti, tedirginlik

alas

eyvah, tüh, yazık

album

albüm

Alcohol

alkol, içki

alderman

belediye meclis üyesi

ale

Birinci kalite bira

alertness

uyanıklık,dikkat

alert

tetikte olmak,birini uyarmak,uyanık açık göz

be on full/red alert

uyanık olmak,teyakkuzda olmak,kırmızı alarm

alibi

suç işlendiği sırada başka bir yerde olma kanıtı bahane, mazeret, gerekçe

alien

Yabancı; uzaylı; yabancı uyruklu; farklı

alight

yanan, inmek,konmak

alike

aynı, benzer

aliment

gıda

alimony

nafaka

alive

sağ, canlı,hareketli

all

hepsi,tüm,çokça

at all

hiç,hiçte

in all

hepsi,toplam olarak

all over

her yerde,bitmiş tamam

2/5/8, etc. all

iki oyuncu yada takım aynı puanlara sahip olduğunda söylenir

all along

başından beri,öteden beri

all but

hemen hemen, neredeyse

all the better/easier/more exciting, etc.

daha da ..iyi,kolay vb

all in all

herşeyi hesaba katarak, sonuç olarak

allay

yatıştırmak

allay sb's concerns/fears/suspicions

birinin daha az endişelenmesini veya korkmasını sağlamak,korkularını,endişelerini,sorunlarını azaltmak

allege

iddia etmek, ileri sürmek

allergy

alerji, aşırı duyarlılık

alleviate

hafifletmek, dindirmek

alleviation

iyileştirme

alley

dar sokak, ara yol

alliance

ittifak,birleştirmek

alligator

amerikan timsahı

allocate

Bölüştürmek, ayırmak

allot

ayırmak

allow

izin vermek,bir şeyin oluşunu engelleyememek,mümkün kılmak,ayırmak

allude

ima etmek, değinmek

allure

cezbetmek, büyülemek

alluring

çekici, alımlı

Ally

müttefik,güç birliği yapmak

almighty

herşeye gücü yetmek

almond

badem

almost

neredeyse, hemen hemen

Alms

sadaka

aloft

havada,yükseklerde

alone

yalnız

leave sb alone

birini yalnız bırakmak,rahatsız etmemek

leave sth alone

bir şeyi serbest bırakmak,dokunmamak

aloof

uzak, ilgisiz,soğuk

aloud

yüksek sesle,

alphabet

alfabe

already

zaten, çoktan

alright

pekala

also

Ayrıca, bunun yanında, -de -da

alter

değiştirmek

alternative

alternatif, seçenek

although

-e rağmen, -dığı halde

altitude

yükseklik, rakım

all together

hep beraber

alum

Şap

Aluminum

alüminyum

always

her zaman

amalgamate

karıştırmak, birleştirmek

amass

biriktirmek, toplamak

amateur

amatör

amazing

şaşırtıcı, hayran bırakıcı (= astonishing)

ambassador

büyükelçi

Ambiguity

belirsizlik

ambition

hırs, tutku

ambulance

Ambulans, Cankurtaran

ambush

pusuya düşürmek,pusu

ameliorate

iyileştirmek

amen

amin

amend

ıslah etmek, düzeltmek

amiable

sevimli

amicable

dostane

amid

-in ortasında

amiss

yanlış

wouldn't go amiss

kötü,yanlış birşey olmazsa,kusur bulunmazsa,kötüye gitmez,fena olmazdı

take it amiss

yanlış anlamak,tersini anlamak

Ammonia

Amonyak

ammunition

cephane

amnesty

genel af

among

ikiden fazla şey arasında

amorous

şehvetli, aşk dolu

amount

miktar, tutar,eş değer olmak

ample

bol, yeterli

amplify

yükseltmek, büyütmek

Amplification

Yükselme, artırma

amputate

kesip almak

amputation

kesme (uzuv)

amulet

nazarlık

amuse

eğlendirmek, güldürmek

an

bir, herhangi bir (ünlülerden önce)

Anemia

kansızlık

anesthesia

duyu yitimi

analogy

kıyas, karşılaştırma

analysis

analiz

anarchy

anarşi, kargaşa

Anatolia

Anadolu

ancestor

ata, cet

ancestral

atalara (geçmişe) ait

anchor

demir atmak

ancient

eski, antik

and

ve

anecdote

kısa hikaye

anecdotal

Fıkra tarzında,aslı astarı olmayan

anew

yeniden, tekrar, en baştan

angel

melek

angelic

melek gibi

anger

öfke, kızgınlık

angle

açı, köşe

angry

kızgın-sinirli

anguished

acı dolu

angular

açısal, köşeli

animal

hayvan

animation

animasyon, canlandırma,canlılık

animosity

düşmanlık

anise

anason

ankle

ayak bileği

annex

topraklarına katmak,ek bina

annexation

Katma, ekleme

annihilate

imha etmek, hepsini tümüyle yeryüzünden silmek

annihiliation

imha

anniversary

yıl dönümü

annotate

dipnot koymak, açıklama eklemek

announce

ilan etmek, duyurmak

annoy

canını sıkmak

annual

yıllık, senelik

annuity

yıllık taksit,yıllık gelir

anodyne

ağrı kesici

anomalous

kural dışı, anormal

anonymous

isimsiz

another

başka, diğer

answer

cevap vermek

a nest of ants

karınca yuvası

antractic

antartika

antelope

antilop

antenna

Anten , boynuz

anthem

milli marş, ilahi

anti

karşı, zıt, ters

anticipate

beklemek, ummak,önceden tahmin etmek

anticlockwise

saat yönünün tersi

antics

maskaralık,tuhaflık

antipathy

antipati, sevimsiz

antiquarian

antika

antique

antik, eski

antler

geyik boynuzu

anxiety

endişe, kaygı

any

hiç, herhangi bir

anybody

birisi

anywhere

herhangi bir yer

anywhere near sth

birşeyi yapmaya biryerde olmaya çok yakın anlamında

apart

ayrı

apart from

-den başka, bunun yanı sıra

apartment

apartman dairesi

apathy

ilgisizlik

ape

maymun, taklitçi, taklit etmek

aperture

delik, aralık

apex

tepe,doruk

apiculture

arıcılık

apiece

her biri,parça başına

a-plant

nükleer elektrik fabrikası

apologize

özür dilemek

apoplexy

felç

apostasy

dinden dönme

Apostle

on iki havariden biri

apostophe

kesme işareti

apothecary

eczacı

appal

korkutmak,şoke etmek

appoled

şaşırmış

apparatus

alet, aygıt, cihaz

apparel

kıyafet

apparent

belli

apparation

hayalet

appeal

yalvarmak,ricada bulunma,çekicilik,hoşluk,

appear

görünmek, ortaya çıkmak

appease

yatıştırmak, sakinleştirmek

Appendicitis

apandisit

appetite

iştah

an appetite for sth

bir şeyi çok arzu etme,iştahla isteme

whet sb's appetite

iştahını açmak

applaud

alkışlamak

apple

elma

appliance

Araç, cihaz

application

uygulama, başvuru

apply

uygulamak, başvurmak, sürmek (krem),ilgili olmak

appointment

tayin, atama, randevu

apply yourself

kendini vermek, çok çalışmak

apportion

paylaştırmak

appraise

değer biçmek

appreciate

takdir etmek, değeri artmak

apprehensive

endişeli

apprentice

çırak

approach

yaklaşmak,giriş yolu,konuyu açmak

approbation

onay,övgü,takdir

approval

uygun bulmak,onaylama

approximate

yaklaşık, hemen hemen

approximation

aşağı yukarı aynı olma

apricot

kayısı

april

nisan ayı

apron

önlük, mutfak önlüğü

aptitude

yetenek, kabiliyet

aquarium

akvaryum

aquiline

gaga burunlu

arab

arap

arable

ekilebilir, tarıma elverişli

arbitrate

hakemlik etmek

arbor

çardak

arc

yay, kavis

Archeology

arkeoloji

archaic

çok eski, tarihe karışmış

archer

okçu

Archipelago

takımada

architect

mimar

archive

arşiv

arctic

kuzey kutbu

ardent

heyecanlı, ateşli

ardently

istekli bir şekilde

arduous

zahmetli, çok gayret isteyen

area

bölge,konu veya faaliyetin bir parçası,alan

arena

düz alan, arena

argument

tartışma, iddia

arid

kurak

arise

kaynaklanmak, ortaya çıkmak,yataktan kalkmak

Aristocracy

aristokrasi

arithmetic

aritmetik

ark noah's

nuhun gemisi

arm

kol,elbise kolu,sandeşlye koltuk kolu

arm in arm

kol kola,birbirini destekleyerek

armada

donanma

armchair

tekli koltuk

armistice

ateşkes

armour

zırh

armpit

koltuk altı

army

ordu

aroma

yiyecek ve içeceklerden gelen koku

aromatic

hoş kokulu

around

etrafında, çevresinde,yakınlarda,mevcut,hemen hemen,ters yönde

arouse

canlandırmak

arrangement

düzenleme, ayarlama

array

sıra,sergi,düzenlemek

arrears

ödenmemiş borç

arrest

tutuklamak, durdurmak

arrive

varmak,meydana gelmek,gelmek

arrive at an answer/decision/conclusion

bir sonuca/karara/cevaba ulaşmak,varmak

arrogant

kibirli

arrogance

kibir

arrogantly

ukalaca

arrow

ok, ok işareti

arsenal

cephanelik

arsenic

arsenik

arson

kundakçılık

arsonist

kundakçı

art

sanat

artesian well

su kuyusu

artful

kurnaz, ustalık isteyen

artfully

becerikli bir şekilde

artichoke

enginar

article

makale,madde,nesne

articulate

açıkça ifade etmek

Articulation

telaffuz

artificial

sahte, yapay, suni

artificially

yapay olarak,suni bir şekilde

artillery

topçu sınıfı,büyük top

artisan

zenaatkar, esnaf

artist

sanatçı, ressam

artless

işlenmemiş

as

olarak,gibi,-dikçe,-ken,-dığı için,çünkü

as if, as though

-mış gibi, sanki

as for

-e gelince

as from / as of

tarihi itibariyle,-dan itibaren

as soon as

ir ,mez

as to

hakkında,-e gelince

as well as

kadar, yanı sıra

ascend

yükselmek

ascertain

soruşturmak,doğrusunu öğrenmek

ascetic

dünya zevklerinden elini çekmiş

ascribe

yakıştırmak,-e bağlamak

ascribe sth to sth

bir şeyi bir şeye bağlamak

aseptic

mikropsuz , steril

ashes

kül, küller

ashamed

utanmış, mahçup

be ashemed of sb

birinden utanmak, mahcup olmak

ash bin

çöp tenekesi,kül kutusu

ashen

kül gibi,kül rengi,rengi uçmuş

ashore

karaya, kıyıya doğru,kıyıda

Asia

Asya

Asia Minor

Anadolu

aside

bir yana, bir kenera,yanına,fısıldaşma

aside from

-den başka, dışında, hariç

ask

sormak, istemek,davet etmek,çağırmak

Ask yourself sth

kendi içinde dikkatlice değerlendirmek,özenle düşünmek

ask for it/trouble

belasını istemek,kaşınmak,bela aramak

don't ask me

bana hiç sorma,ben bilmem,bana niye soruyorsun ki?

you may well ask

sorsaydın,sorabilirdin,nereden çıktı şimdi bu soru anlamında cevaplaması zor ve ilginç bir soru soran kişiye söylenen ifade

askance

yan gözle bakmak

asleep

uyumuş,uyuşmuş

fast/sound asleep

derin uyku

fall asleep

uykuya dalmak

aspect

manzara,özellik,bir problem,konu,durumun bir bölümü,bir yönü,yön,görünüş,çehre,cehpe, yüz

asphalt

asfalt

aspire to sth

can atmak

take an aspirin

aspirin almak

ass

göt,eşek

assail

saldırmak

assassin

süikastçı,katil

assault

saldırı, saldırmak, tecavüz etmek

assay

deneme

assemble

(1) bir araya getirmek, toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)

assent

onay,kabul göstermek,onaylamak

assert

iddia etmek,savunmak

assert yourself

cesaretle,kendine güvenerek konuşmak,davranmak,iyi olduğunu göstermek

assert your authority/control/independence, etc.

gücünü göstermek, yetkisini ortaya koymak

assess

değerlendirmek, değer biçmek

assessment

değerlendirme

asser

başarıya katkısı olan nitelik,beceri ve kişi,servet

assign

atamak, tayin etmek, görevlendirmek (= appoint),tahsis etmek

assimilate

benzetmek, özümlemek

Assimilation

özümseme

assist

yardım etmek

assizes

geçici mahkeme

associate

ilişkilendirmek, bağdaştırmak, iş arkadaşı,arkadaşlık etmek

associate director/editor/producer

muavin,yardımcı,müdür yardımcısı

assort

sınıflandırmak, türlerine göre ayırmak

assume

farzetmek, varsaymak, üstlenmek

asume control/power/responsibility etc

sorumluluğu,kontrolü üstlenmek,üzerine almak

assume an air/expression, etc

bir havaya girmek,gibi davranmak,olduğundan farklı davranmak

assume a false identity/name, etc

başkası gibi davranmak,kendini birinin yerine koyarak davranmak