stimulate
uyarmak, canlandırmak, teşvik etmek
genuine
hakiki, gerçek, özgün, samimi
apprenticeship
çıraklık, stajyerlik
multitude
çokluk, çok sayı, kalabalık
accommodation
konaklama, kalacak yer, barınma
recklessly
umursamazca, boş yere, sakınmadan, dikkatsizce
alter
değiştirmek, başkalaştırmak, kısırlaştırmak
sacred
kutsal, dini, mübarek
amend
değiştirmek, düzeltmek, iyileştirmek
dedicate
ithaf etmek, adamak, tahsis etmek, hizmete sunmak
range
menzil, aralık, çeşitlilik, alan, dizi, sıra, değişmek
resource
kaynak, olanak
dismissively
ilgisizce, hor görerek, itibarsız bir şekilde, ciddiye almadan
surround
kuşatmak, etrafını sarmak, çevrelemek, kuşatma, çevirme, sarma
amount
miktar, tutar, değer, ölçü, toplama ulaşmak, tutmak
extinction
nesil tükenmesi, ortadan kalkma, sönme, imha olma
discharge
boşaltmak, deşarj olmak, taburcu etmek, ödemek
terminate
son vermek, sonlanmak, bitirmek, feshetmek
depict
tasvir etmek, göstermek, tanımlamak, betimlemek, resmetmek
slaughter
katletmek, toplu katliam yapmak, kıyım, katliam
foretell
kehanette bulunmak, önceden bilmek, geleceği haber vermek
excavation
kazı, kazma, oyuk, kazı yeri
betray
ihanet etmek, hainlik etmek, ele vermek
bleed
kanamak, sızdırmak, akmak, boşaltmak
excuse
bağışlamak, izin vermek, mazur görmek, bahane, özür
plant
ekmek, dikmek, tesis, imalathane
latitude
Enlem, paralel, tolerans
murder
cinayet işlemek, öldürmek, cinayet, öldürme
smuggle
kaçakçılık yapmak, kaçırmak
challenge
meydan okumak, karşı çıkmak, karşılaşmaya devam etmek, zorluk, itiraz, sorun
patricide
baba katili, bir kimsenin babasının öldürülmesi, akraba katili
strike
vurmak, çarpmak, isabet ettirmek, grev, darbe
settlement
yerleşim, yerleşim yeri, uzlaşma, uyuşma
hatred
nefret, kin, hınç, düşmanlık
criticise
eleştirmek, ayıplamak, kusur bulmak, kınamak
magnitude
büyüklük, boyut, önem
hinder
engellemek, aksatmak, alıkoymak
genocide
soykırım, katliam
demonstrate
göstermek, örnekle açıklamak, gösteri yapmak, ispatlamak
ambition
hırs, ihtiras, heves, başarma isteği, şiddetli arzu
ambiguous
belirsiz, çok anlamlı, iki anlamlı, kuşkulu
disloyalty
sadakatsizlik, vefasızlık, hainlik, ihanet
suicide
intihar, kendini öldürme
border
sınır, hudut, kenar, sınırlamak
irregularity
düzensizlik, kuralsızlık, usulsüzlük
evidence
kanıt, delil, ispat, bulgu
exposure
teşhir, maruz kalma, açığa çıkartma, ifşa, poz
breed
doğurmak, üremek, yavrulamak, yetiştirmek, büyütmek, neden olmak, yol açmak
disorder
kargaşa, rahatsızlık, düzensizlik, karışıklık, engel, arıza
circumstance
durum, hal, koşul, olay, şart, vaka
found
kurmak
neglect
ihmal etmek
regret
pişman olmak, pişmanlık
participate
katılmak, yer almak
summarize
özetlemek
attract
çekmek, cezbetmek
deserve
hak etmek
represent
temsil etmek
concentrate
konsantre olmak, yoğunlaşmak
popularize
popüler hale getirmek
fulfill
yerine getirmek, uygulamak, tamamlamak
indicate
işaret etmek, göstermek
visualize
hayal etmek, gözünde canlandırmak
await
beklemek, hazır olmak
convince
ikna etmek, inandırmak
determine
belirlemek, karar vermek
handle
idare etmek, ele almak
interpret
çevirmek, yorumlamak
possess
sahip olmak
require
gerektirmek
worsen
kötüleşmek
ban
yasaklamak
debate
tartışmak
emphasize
vurgulamak
hire
işe almak, kiralamak
modest
mütevazi
occasional
nadiren, ara sıra olan, fırsat düştükçe yapılan
potential
potansiyel, olası
progressive
yenilikçi, ilerleyen
regretful
pişman
liberal
özgür düşünceli, açık fikirli
literary
edebi
profound
derin
impressive
etkili
massive
büyük, muazzam
legal
yasal
inseparable
ayrılmaz, bağlı
innumerable
sayısız
indestructible
yok edilemez
inaccessible
ulaşılmaz
harsh
sert
graceful
zarif
gifted
yetenekli, kabiliyetli
fanciful
fantastik, hayalperest
exhaustive
kapsamlı, yorucu
enthusiastic
Hevesli, coşkulu
efficient
verimli
domestic
yerel
disturbing
rahatsız edici