Kelimesiz Asla Part 15 - Part 16

stimulate

uyarmak, canlandırmak, teşvik etmek

genuine

hakiki, gerçek, özgün, samimi

apprenticeship

çıraklık, stajyerlik

multitude

çokluk, çok sayı, kalabalık

accommodation

konaklama, kalacak yer, barınma

recklessly

umursamazca, boş yere, sakınmadan, dikkatsizce

alter

değiştirmek, başkalaştırmak, kısırlaştırmak

sacred

kutsal, dini, mübarek

amend

değiştirmek, düzeltmek, iyileştirmek

dedicate

ithaf etmek, adamak, tahsis etmek, hizmete sunmak

range

menzil, aralık, çeşitlilik, alan, dizi, sıra, değişmek

resource

kaynak, olanak

dismissively

ilgisizce, hor görerek, itibarsız bir şekilde, ciddiye almadan

surround

kuşatmak, etrafını sarmak, çevrelemek, kuşatma, çevirme, sarma

amount

miktar, tutar, değer, ölçü, toplama ulaşmak, tutmak

extinction

nesil tükenmesi, ortadan kalkma, sönme, imha olma

discharge

boşaltmak, deşarj olmak, taburcu etmek, ödemek

terminate

son vermek, sonlanmak, bitirmek, feshetmek

depict

tasvir etmek, göstermek, tanımlamak, betimlemek, resmetmek

slaughter

katletmek, toplu katliam yapmak, kıyım, katliam

foretell

kehanette bulunmak, önceden bilmek, geleceği haber vermek

excavation

kazı, kazma, oyuk, kazı yeri

betray

ihanet etmek, hainlik etmek, ele vermek

bleed

kanamak, sızdırmak, akmak, boşaltmak

excuse

bağışlamak, izin vermek, mazur görmek, bahane, özür

plant

ekmek, dikmek, tesis, imalathane

latitude

Enlem, paralel, tolerans

murder

cinayet işlemek, öldürmek, cinayet, öldürme

smuggle

kaçakçılık yapmak, kaçırmak

challenge

meydan okumak, karşı çıkmak, karşılaşmaya devam etmek, zorluk, itiraz, sorun

patricide

baba katili, bir kimsenin babasının öldürülmesi, akraba katili

strike

vurmak, çarpmak, isabet ettirmek, grev, darbe

settlement

yerleşim, yerleşim yeri, uzlaşma, uyuşma

hatred

nefret, kin, hınç, düşmanlık

criticise

eleştirmek, ayıplamak, kusur bulmak, kınamak

magnitude

büyüklük, boyut, önem

hinder

engellemek, aksatmak, alıkoymak

genocide

soykırım, katliam

demonstrate

göstermek, örnekle açıklamak, gösteri yapmak, ispatlamak

ambition

hırs, ihtiras, heves, başarma isteği, şiddetli arzu

ambiguous

belirsiz, çok anlamlı, iki anlamlı, kuşkulu

disloyalty

sadakatsizlik, vefasızlık, hainlik, ihanet

suicide

intihar, kendini öldürme

border

sınır, hudut, kenar, sınırlamak

irregularity

düzensizlik, kuralsızlık, usulsüzlük

evidence

kanıt, delil, ispat, bulgu

exposure

teşhir, maruz kalma, açığa çıkartma, ifşa, poz

breed

doğurmak, üremek, yavrulamak, yetiştirmek, büyütmek, neden olmak, yol açmak

disorder

kargaşa, rahatsızlık, düzensizlik, karışıklık, engel, arıza

circumstance

durum, hal, koşul, olay, şart, vaka

found

kurmak

neglect

ihmal etmek

regret

pişman olmak, pişmanlık

participate

katılmak, yer almak

summarize

özetlemek

attract

çekmek, cezbetmek

deserve

hak etmek

represent

temsil etmek

concentrate

konsantre olmak, yoğunlaşmak

popularize

popüler hale getirmek

fulfill

yerine getirmek, uygulamak, tamamlamak

indicate

işaret etmek, göstermek

visualize

hayal etmek, gözünde canlandırmak

await

beklemek, hazır olmak

convince

ikna etmek, inandırmak

determine

belirlemek, karar vermek

handle

idare etmek, ele almak

interpret

çevirmek, yorumlamak

possess

sahip olmak

require

gerektirmek

worsen

kötüleşmek

ban

yasaklamak

debate

tartışmak

emphasize

vurgulamak

hire

işe almak, kiralamak

modest

mütevazi

occasional

nadiren, ara sıra olan, fırsat düştükçe yapılan

potential

potansiyel, olası

progressive

yenilikçi, ilerleyen

regretful

pişman

liberal

özgür düşünceli, açık fikirli

literary

edebi

profound

derin

impressive

etkili

massive

büyük, muazzam

legal

yasal

inseparable

ayrılmaz, bağlı

innumerable

sayısız

indestructible

yok edilemez

inaccessible

ulaşılmaz

harsh

sert

graceful

zarif

gifted

yetenekli, kabiliyetli

fanciful

fantastik, hayalperest

exhaustive

kapsamlı, yorucu

enthusiastic

Hevesli, coşkulu

efficient

verimli

domestic

yerel

disturbing

rahatsız edici